16 Şubat 2025 Pazar

Şuurlu İnanç

  


* işaretli başlıklar benim yorumlarımdır. Kendi realitemin gücünce yazılmıştır, hata eksik olabilir. 


*: Turhan Olgaç'ın ciltler dolusu eserinin yalnızca küçük bir bölümü geçmişte iki cilt halinde basılmış. Bu baskının tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz : http://www.suurluinanc.com Bu web sitesini kim yayına hazırladı onu da öğrenmem mümkün olmadı bugüne kadar. Eğer bilgisi olan varsa ve bana iletirse sevinirim. Güzel bir hizmet. 



 Şimdi başka bir şeye değineceğim : adına "x" dediğim kişi, Turhan Olgaç'ın geçmişte yaktıklarından arta kalan, kurtarılan diyeyim.. bazı notları yayınlamaya başlamış. Bir tanesini anımsıyorum sözde ruhsal plandan T.o.'a , "aşırı" övgüler içeren bir metindi.  Şimdi düşünebiliyor musunuz, bilgileri veren Turhan Olgaç bunları paylaşmamış, bir kısmını yakmış yayınlamamış. Bu x denen kişi hangi yetki ile bu bilgileri paylaşmaya kalkıyor değerlendirmesini size bırakıyorum. Benim  inancıma göre bu dünyaya gelmiş en büyük görevli Hz.Muhammed dir. Bu x denen kişi, Turhan Bey'i öyle bir yere koymuş ki, Hz.Peygamber'den bile üstün olduğunu söylüyor. Ki bu malesef, bu tür ruhsal çalışmalar yapan çok grupta vardır. Şeyh uçmaz, müritleri uçurur. 

 Zamanında Turhan Beyin aldığı "bazı bilgilerin" şaibeli bilgiler olduğunu ben şahsen düşünüyorum. Ama zaten o sınıfta olanları yayınlamamış geçmişte çıkardığı iki ciltlik Şuurlu İnanç kitaplarında.

Kitaplarının Yayın hakkını ailesinde. Bu saygıdeğer insanlara derim ki Turhan Bey'in sağlığında "yayınlanmasını istemediği" hiç bir bilgiyi yayınlamayın. Yayınlatmayın. Ancak onayı olanları yayınlatın. Tahmin ediyorum bu x dediğim kişi, basılmamış tüm bilgilerin sorumluluğunu ele almak gibi bir egoya , ve kendisince doğru olan her şeyi (Turhan bey'in yayınlamak istemediği ve obsesif olabileceğini düşündüğü bilgileri de.. ) yayınlamak istiyor. 


Şuurlu İnanç, çalışılması gereken bilgilerdendir. Sanıyorum 2009 yılında tanışmıştım  bu bilgilerle. Akabinde internette bir platformda  grup kurdum. Kısa zamanda konuyla ilgili insanlar gelmeye başladı. Aralarında değerli kendini bilen insanlarda vardı, aklı karışık yahut bilgiyi kendi egoları için kullanmak isteyen tipler de. Geçmişte Turhan beyle tanışmış insanlarda vardı bunların arasında.  Verimli oldu, bir anlamda unutulmuş bir bilginin tekrar çalışılmasına vesile oldum. Bu olayın detayına girmek istemiyorum. Sonra zaman içinde gruptan çıktım. İstediğim gibi bir ortam olmadı ve maalesef temiz niyetimle kurduğum grup kirletildi ... Neyse. Yukarıda bahsettiğim x denen kişiyi de bu grupta tanıdım. Bunlar önemli şeyler değil. Değerli bilgiler ışık gibidir. Bu ışığa her tür  varlık çekilir !.  Bu sayfada bu güzel ve önemli bilgileri çalışacağım .


Şuurlu İnanç Sitesinde şöyle bir bölüm var ve bu metin sanıyorum basılmış olan iki kitapta bulunmuyor: 

SEVGİM ,RUHUM ; GAYE

 "Her şey, izah olunan şekilde halk oldu ve tekâmüle tâbi tutuldu. Ve her şey halk olunurken de her şeyin üzerindeki ruh, değer bakımından en üstün tutuldu. Çünkü ruh kimyasal bileşik olmadığı gibi, madde de değildi ve her şey ruhların tekâmülü için vasıta olarak halk oldu. Ruhların tekâmül edebilmesi için en basit maddelerden tâ Mutlak Varlığa kadar her şey vasıta olarak yaratıldı ve sıraya dizildi. Mutlak Varlık, Mutlak Kanun, Mutlak Plân, hepsi mutlaklarımdır... fakat ruhsuzdur... Bunları tıpkı dünyadaki robotlara benzetebilirsiniz... Bunlar tarafımdan düzenlenildi!.. ve, tâki ilk ruhlar olgunlaşıp bu robotların vazifelerini alana kadar, makina halinde çalıştırılmak üzere vazifelendi.. Gaye; ruhların robotlar tarafından idaresi değil, bizzat ruhların olgunlaşarak robotların yaptığı vazifeleri üzerlerine almaları idi. İşte bu; tekâmüldeki gayenin bir kısmıdır. Tıpkı dünyadaki yerçekimi gibi ben de halk ettiğim ruhları bana çekerim. İşte kâinatı halk ettim edeli “şu ana kadar” ruhlar aynı yolda yürüdüler ve bana yaklaştılar. Fakat hiçbir ruh bugüne kadar ne Mutlak Plânın idaresini ne Mutlak Kanun, ne de Mutlak Varlık vazifesini üzerine alacak duruma gelmedi; daha doğrusu gelemezdi. Çünkü bu vazifeler benim belli başlı vazifelerimdi ve mukaddesat denilen şeyin tastamam kendisiydi. İşte tekâmüldeki gaye sadece şuursuzca, bana doğru uzanan yolda ilerlemek değil, halk ettiğim andan itibaren robotlar tarafından idare edilen her şeyin vazifelerini sevgili ve bana koşan ruhlarıma devretmekti!.. Ve ancak o andan sonra yepyeni bir devre açılacak ve; idarem ruhlarıma devrolacaktı. Bunun için de ruhlarımı alacakları mühim vazifeler için yetiştirdim, ve çok ağır şartlarla denedim. “Halk”tan da gaye; benim sevgim ve halk ettiklerimin iyiliklerini istememdir. Ve onları bana yaklaşmaya liyakatli görmemden başka beni ne sevindirebilir!.. Bir an için, benim büyüklüğümü onumu, bunumu unutun; Ben size sevgimden; ...aşkımdan; ...ruhumdan; her şeyimden vererek ruh ettim. Şu halde, benim de sizin gibi sevincim, memnuniyetim neden olmasın. Ben her şeyi halk ederken, kudretimi seyretmeyi, eziyet etmeyi düşünmedim. Sevdim... halk ettim! ve sevgimi de; sabırla tekâmül edilmesini bekleyerek gösterdim. Ve sizlerden de benim sabrımın zerresini, tekâmülünüz icabı göstermenizi bekledim.. Bu tebliğdekiler, ilerde teker teker ve apaçık bir şekilde bildirilecektir. Her şey var olalı, en mühim hâdise Halk edişim’dir. Siz ise ikinci en büyük hâdisenin tahakkukuna; yani tekâmül sonucu idarenin robotlardan ruhlara devredilmesine hak kazanacaksınız!! Bu tebliği düşünün, ...hazmedin, ve sevinin çünkü sevinmek için hak kazananlarsınız."

* :Bu, hak hitabı diyebileceğimiz tarzda bir söylem. Ama tabi , Tanrı/kadiri mutlak idrak edilemez. Onunla böyle bir sözlü iletişim de mümkün olamaz. Ancak bu bir Tanrısal esinti denilebilecek bir sezgisel alış..

Burada ilgimi çeken " Ben size sevgimden; ...aşkımdan; ...ruhumdan; her şeyimden vererek ruh ettim." denmesi. 

Benzer bir bilgiyi Yaren Bilgilerini veren öğretmenim Melek Çakus şöyle ifade etmişti : " O bizi sevgisinden yarattı." 

( Bu arada , enteresan bir biçimde internetten Turhan Olgaç'ın resimleri sildirilmiş. ????)

Şuurlu İnanç bilgilerini çalışırken, adeta çalışmamam ve paylaşmamam için bir tesir alıyorum . Zannediyorum negatif bir kaynak bunu yapmamı istemiyor. Bunu seziyorum ve hissediyorum. Tabi bu bana sökmez. 

Şuurlu İnanç hakkındaki en yüksek bilgiler Bedri Ruhselman’a[10] bildirilmiştir. Fakat bu bilgilerin açıklanması ve tamamen Şuurlu İnanç halinde beşeriyet önünde açıklık kazanabilmesi için verilmekte olan bu bilgilere lüzum vardır. Bedri Ruhselman’ın vasıta edildiği kitap öyle bir kitaptır ki; ufacık bir söz onu Şuurlu Tekâmül kitabı halinde tezahür ettirir. İşte o kitaba ve verilmekte olan bu bilgilerin kitabına, şu vermekte olduğumuz bilgiler önsöz mahiyetindedir. 

Aslında bu bildirilmekte olan bilgilerle Bedri Ruhselman’a bildirilenler arasında hiçbir fark yoktur ve aslında aynı olan iki şey, aynı gayeye, Şuurlu Tekâmül’e hizmet etmektedir " 

  *: Artık şu ilahi nizam ve  kainat kitabı elimizde ve gerçekten de bilgilerin yüksekliği ortada. Ruhsal planlardan çeşitli zamanlarda inen bilgilerin hepsi kıymetlidir. Hepsi aynı aynı kaynaktan biz varlıkların tekamülüne hizmet vermek için inmiştir. Sadıklar planında da ilahi  nizam ve kainat kitabında da dinsel metinlerin işlerini gayet güzel yapmış olduğu ve insanlığı daha yüksek bir bilince hazırladığı bilgisi verilmiştir. Şuurlu İnanç da aynı şekilde bunu onaylar. Daha yakın zamanda verilmiş bilgi daha yüksek bilgi anlamına gelmez. Kaynak bir mesaj birdir. Sadece aynı mesaj daha geniş olarak verilmiştir. Bilgiler arasında üstünlük aramak şuurlu bir yaklaşım değildir. Üstünlüğü ancak ve ancak  kendi eylemlerinizde arayınız. 1500 sene önce yaşamış insanlardan daha şuurlu davranıyor musunuz?  Yahut üç sene önceki halinizden daha iyi bir zihinsel, ruhsal durumda mısınız?  Siz sizi sizle kıyaslayınız. 

Gelişen bilgi değil, sizin idrakiniz. İdrake, gelişmiş realiteye uygun bilgi iner.  Bir sonrakine hazırlıktır. Eğticidir. İlahi Nİzam Ve Kainattaki bilgiler bugünün kavrayışı için en ileri realiteyi içeren bilgidir ancak veriteye göre yine bir şey ifade etmez. Geleceğin eksik bilgisidir. Gelecekte dah aileri bir şuur/realiteye hak kazanırsak, kaynaktan gelen o bilgi daha açık, detaylı inecektir. Aslında inen, alan ilişkisine bir farklı bakıştır bu söylediğim hepsi bu. 


5. PUTLAR VE TEKAMÜL:

* Bu bölümde ilgimi çeken bir kısım var. Geçmişte insanların puta tapmalarından bahsediyor ama güncel bir tarafı da var bilginin : 

Çünkü insanlarda bir şeyi putlaştırmaya meyil vardır. Bu sebeple de zaman zaman, bilgilere vasıta edilen vazifeliler putlaştırılmışlardır." 

*  Maalesef geçmişteki bu putlaştırma, ilahi planın verdiği bilgileri ulaştıran vazifeliler için de geçerli olmuştur ve oluyor.  

* İnsanların ancak kendi değer ve liyakatleri ile Şuurlu İnanca yükselebilir.

9. Manevi Cazibe :

"Allahı en az idrak edenler, O’nu en iyi tanıdıklarını zannedenlerdir. On’a iyice yaklaşan varlıklar ise, O’nun büyüklüğünü idrak etmenin asla mümkün olamayacağını idrak edebilenlerdir. Bilgide ise en yüksek mertebe; hiçbir şey bilmediğini idraktir"

 * Tanrı hakkında konuşan pek çok insan vardır. Fakat bu yorumlar sığ ve sınırlıdır. Hatta pek çoğu geçmiş zamanların realiteleridir ve bir nevi kıymet yitirmişlerdir. Asla kavranamayacak idrak edilemeyecek Tanrı'yı,  anladığını söylemek hatanın başladığı yerdir. Peygamberler, geldikleri toplumun bilincine yerleşebilecek şekilde, bilgiyi küçülterek, adeta enerjisini azaltarak indirmişlerdir. Vermişlerdir. Başka türlü , ileri bilgileri tekamülün belli bir seviyesinde olan varlıklara izah edemezsiniz. 

* Bu bilgileri okurken o kadar çok şey aklıma geliyor ki adeta kaplumbağa hızıyla ilerliyorum. 

10. İnsan 

İnsan; kendisi kadar, etrafındakileride bilmeyen, dünyanın en tekamül etmiş mahlukudur. 

* Kendini bilmek bütün meseledir. İŞte bu kendini bilme, bulma yoluna da tekamül yolu deniyor. Öğrendikçe , daha bilmediğimiz ne çok şey olduğunu öğreniyoruz. Ve kendimiz hakkında da bilmediğimiz pek çok şey olduğunu anlıyoruz. Zanlarımız ile çevreliyiz bu sebepten etrafımızda olan bitenleri de sınırlı şekilde değerlendirebiliyoruz. Bizler "bu dünyanın" en tekamül etmişleriyiz. Ancak madde alemlerinin en tekamül etmişleri değiliz şüphesiz.  

34. İlk İnsan Devrinde Dünyanın Tekamül Mertebesi :

" ..Bugün bile dünyaya dikkat edilirse üzerinde, binlerce hatta onbinlerce yıl tekamül farkı olan insanların yaşadıkları görülür." 

* Bu bilgi pek çok açıdan aydınlatıcı. Bilginin öncesinde, eski devirlerde dahi, bugünkü insanlığın tekamül seviyesine erişmiş varlıkların yaşadığı anlatılıyor. Yalnız onların tekamül okulları bizim dünyamız değilmiş. 

Günümüzde bu tür bilgilerle uğraşan bazı insanlarda idraksizliğin verdiği bir üstünlük duygusu görülür. Hatta kendilerini Peygamberleden dahi üstün görenleri her köşe başında bulabilirsiniz. Oysaki, tekamül zamanla doğru orantılı bir şey değil. Çaba ve başarı ile ilgili. Eğer ki sınavlarınızı aşamazsanız, M.S. 5000 yılında da dünyaya gelseniz aynı eksiklikler ve ego ile bedenleneceksiniz. 

Fazla servet temini için yapılan hırsızlıklar; asıl ahlâk düşkünlerinin işidir ve bunlar en büyük imtihanlardan birini kaybetmiş durumdadırlar. Gayri meşru yollardan temin ettikleri servetin çok üzerindeki bir azabı ruhlarına hediye eden gafillerdir." 


... devam edecek 





 

Bu kitap insanın ; var oluşu hakkındaki düşüncesine , varlığının sebebine, var edeniyle ve tüm varlık alemi ile olan münasebetine dair inançlarına ışık tutacak olan bilgileri kapsamaktadır. Bilincine varılmadan inanılanlar yerine insanlığa ; bilerek , "şuurlu" bir inanç öğretisi sunmaktadır...  

             Bu bilgiler , insanlara ; maddi imkanlar içerisinde yükselerek maddeden faydalanıp madde üstünü tetkiki öğreten ve her insanı maneviyat alemlerindeki bilgilere liyakati oranında yükselten bilgilerdir.

Bizim dünyaya sunduğumuz bu bilgiler , okyanusta bir damla gibidir. Fakat binlerce kitaba sığdırılamıyacak  hakikatleri birkaç satıra sığdırmaktayız .

             Bu kitap , rafta saklanması veya anlaşılmadan tasvip edilmesi için değildir. Bu kitap yükselinecek yolun kitabıdır. Bu sebeple ,'anlaşılması ve tatbik edilmesi' için okunması gereken kitaptır .   Hiçbir devirde bu kadar bol ve yüksek ,  bu kadar yüklü bilgiler insanlığa yağmadı. Size düşen , yağan bilgilerden daima daha fazla faydalar sağlanabilecek yollarda yükselmek ve böylelikle yağışı kesmemektir . Din devrinde dahi bilgiler, onlara yaklaşmak isteyenlere açılmıştır. Şuurlu İman bilgileri herkese açıktır. Ona yükselmek için çıkılması gereken basamakları aşanlar , ona ulaşırlar .

             Şuurlu İman , bir şahsın fikri veya malı değildir. O ; esaslarını okuyunca kendini onda bulanlarındır. Aslında o , var olandır. Bu sebeple ona idrakle ulaşılır. Bu ulaşış değerleri yüceltir ve sorumluluklar yükler .Bu sebeple bir insana şunu yap veya bunu yapma denmez. Vazifeliler de bu yoldaki yardımları ancak sıkıştıkları zaman alabilirler. Fakat bu zaruri yardımdır. Bunların dışında hiçbir şahsı o , mutlak istikamete yöneltmez. Şuurlu İman  bilgilerini din devri bilgilerinden ayıran en büyük farklardan biri de budur. Bu sebeple ondaki ikazlarda , ihtarlarda sadece iyi ve kötü belirtilir.Bunların bildirilmesinden maksat ; bu yolda vazife görecek  olanlara hiçbir zaman şunu yap veya yapma şeklinde kesin talimatlar verilmeyeceğini belirtmektir.

               Kısaca  Şuurlu İman , anahtar veren, kapının nasıl açılacağını anlatan ve kapıyı anahtar verilene açtıran bilgilerdir.
                                                                                                   
                                                                                                   &

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.